Ceza hukuku yaptırımlarından biri olan cezalar, failin toplum için tehlikeliliğini önleme görevini tek başına sağlayamamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu failin


d.ogren-sen.com > Ekonomi > Evraklar


CEZA HUKUKU ÜNİTE-11

GÜVENLİK TEDBİRLERİ

Ceza hukuku yaptırımlarından biri olan cezalar, failin toplum için tehlikeliliğini önleme görevini tek başına sağlayamamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu failin toplum için tehlikeliliğini önlemek adına diğer bir ceza hukuku yaptırımı olarak, emniyet/güvenlik tedbirlerini kabul etmiştir.

Güvenlik tedbirlerinin özelliklerinin şu şekilde belirtilmesi mümkündür:

  1. Güvenlik tedbirleri toplum için tehlikeli olan kişiler hakkında uygulanır.

  1. Bir suç işlenmedikçe güvenlik tedbirlerine hükmolunamaz; ancak suç işleyen bir fail toplum açısından tehlikeli olabilir.

  1. Kanunilik ilkesi güvenlik tedbirleri açısından da geçerlidir.

  2. Güvenlik tedbirlerine ancak hâkim tarafından karar verilebilir.

Kanundaki düzenleniş sırasına göre 5237 s. TCK ile kabul edilen güvenlik tedbirleri şunlardır:

1-Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma

2-Müsadere: a)Eşya müsaderesi b)Kazanç müsaderesi

3-Çocuklara özgü güvenlik tedbirleri

4-Akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirleri

5-Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular

6-Sınır dışı edilme

7-Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri: a)Faaliyet izninin iptali b)Müsadere

Belli Hakları Kullanmaktan Yoksun Bırakılma

TCK'nın 53'üncü maddesinde düzenlenen belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbiri, belli şartların varlığı hâlinde failin işlediği suç nedeniyle belli hakları kullanmaktan yoksun kılınması anlamına gelmektedir. Söz konusu maddenin ilk fıkrası şu şekildedir: "

Kişi, işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak; a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten, b) Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan, c) Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan, d) Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan, e) Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten, yoksun bırakılır."

Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirinin, kasıtlı ve taksirli suçlar nedeniyle hak yoksunluğu şeklinde ikiye ayrılarak incelenmesi mümkündür.

a) Kasten işlenen suçlar nedeniyle hak yoksunluğu: Kasten işlenen suçlardan kaynaklanan hak yoksunluğu TCK'da ya hapis cezasının infazı ile birlikte ve infaz süresince ya da TCK m. 53/5 gereğince kişinin hapis cezasının infaz edilerek tekrar toplum içerisinde yaşamaya başlamasından itibaren olmak üzere iki biçimde düzenlenmiştir. a) Hapis cezasının infazı süresince hak yoksunluğu; belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma koruma tedbiri kural olarak suçu işlediği anda 18 yaşından büyük olan kimselerin kasten işledikleri bir suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetlerinin kanuni sonucu olarak uygulanan bir güvenlik tedbiridir. Suçu işlediği tarihte 18 yaşından küçük olan kimselerin, işledikleri suçlardan dolayı aldıkları hapis cezası, süresi ne olursa olsun hak yoksunluğuna sebep olmaz (TCK m.53/4). Kural olarak hak yoksunlukları erteleme ve koşullu salıverme gibi hapis cezasının toplum içerisinde infaz edildiği durumlarda da geçerli olur; ancak kanun koyucu TCK m. 53/4'te kısa süreli hapis cezasına mahkûm olanların aldıkları hapis cezasının ertelenmesi hâlinde haklarında belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirinin uygulanmayacağını hükme bağlamıştır.

b) Hapis cezasının infazından sonra hak yoksunluğu; kanun koyucu belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma tedbirini kural olarak kasten işlenen ve hapis cezası ile cezalandırılan suçlar için hapis cezasının infazı süresince uygulanması kabul edilen bir güvenlik tedbiri olarak düzenlemekle birlikte kasten işlenen suçlar açısından belirlediği bu kurala TCK m. 53/5'te bir istisna getirmiştir.

Eşya müsaderesi

Eşya müsaderesi TCK'nın 54'üncü maddesinde düzenlenmiştir; ancak 54'üncü maddenin birinci ve dördüncü fıkralarına göre eşya müsaderesinin iki farklı şekli söz konusu olduğu için konunun iki başlık altında incelenmesi gerekmektedir.

  1. TCK m. 54/1'e göre eşya müsaderesi:

a) Kasten işlenmiş bir suç olmalıdır: TCK m. 54/1'de düzenlenmiş olan eşya
müsaderesine ancak kasten işlenmiş bir suçun varlığı hâlinde hükmedilebilir.
Diğer bir deyişle taksirle işlenen suçlardan dolayı eşya veya kazanç
müsaderesine karar verilemez. Örneğin, taksirle gerçekleşen bir trafik kazasına
karışan araçların müsaderesine karar verilemez.

b) Müsadere edilecek bir eşya olmalıdır: Eşya; ekonomik değeri olan,
mülkiyete elverişli maddi varlıktır. Bu bakımdan alacak hakkı gibi maddi varlığı
olmayan haklar eşya sayılmaz.

c) Eşya kasten işlenen suçla irtibatlı olmalıdır: Kanun koyucu müsadereye
konu olacak eşyayı, eşyanın kasten işlenen veya işlenecek suç ile irtibatına
göre; suçun işlenmesinde kullanılan, suçun işlenmesine tahsis edilen, suçun
işlenmesinden meydana gelen ve suçun işlenmesinde kullanılmak için
hazırlanan eşya olarak dört şekilde sınıflandırmıştır.

d)Eşya iyiniyetli üçüncü kişiye ait olmamalıdır: Kanun koyucu eşya
müsaderesi açısından bir müsadere engeli düzenleyerek iyiniyetli üçüncü
kişilere ait olan malın müsadere edilemeyeceğini belirtmiştir.

e) Müsaderede orantılılık bulunmalıdır: TCK m. 54/3'e göre suçu oluşturan
fiille kıyaslandığında müsadere kararı verilmesinin oldukça ağır sonuçlara yol
açacağı, açıkça hakkaniyete aykırı olacağı hâllerde mahkeme müsadereye
hükmetmeyebilir. Burada hâkimin takdirine bırakılmış bir müsadere engeli söz
konusudur.

Kısmi müsadere: TCK m. 54/5'e göre; bir eşyanın belli kısımlarının müsaderesi gerektiğinde söz konusu eşyanın tümüne zarar verilmeksizin bu kısmı ayırmak olanaklı ise sadece bu kısmın müsaderesine karar verilir.

Paylı eşyanın müsaderesi: TCK m. 54/6'ya göre; suçla irtibatlı eşya birden fazla kişinin üzerinde paylı mülkiyetle malik oldukları bir eşya ise ve kasten işlenen suça eşyanın paydaşlarından sadece biri veya birkaçı iştirak etmişse, müsadere kararı verilirken söz konusu eşya üzerinde sadece suça karışanın/karışanların payının/paylarının müsaderesine karar verilecektir.

Müsadere edilemeyen eşya yerine eş değer/muadil bedelinin müsaderesi:

TCK m. 54/2'de, m. 54/1 hükümleri çerçevesinde müsaderesi gereken bir eşyanın müsaderesinin engellenmesi için ortadan kaldırılması, elden çıkarılması, tüketilmesi veya müsaderesinin başka bir suretle imkânsız kılınması hâlinde müsadere edilemeyen eşya yerine bu eşyanın değeri kadar paranın müsaderesine karar verileceği düzenlenmiştir.

  1. TCK m. 54/4'e göre eşya müsaderesi: TCK m. 54/4'te alımı, satımı, üretimi, bulundurulması, kullanılması, taşınması suç olan eşyanın müsadere edileceği hükme bağlanmıştır. Söz konusu hükme göre müsadereye karar verilmesinin iki koşulu bulunmaktadır: 1-Bir eşya bulunmalı ve 2-Bu eşyanın alımı, satımı, bulundurulması, kullanılması veya taşınması suç teşkil etmelidir.

Kazanç müsaderesi

Kanun koyucu suç işlemenin bir kazanç vasıtası olmasını, diğer bir deyişle suç işlemek yoluyla kazanç elde edilmesini önlemek amacıyla TCK'nın 55'inci maddesinde kazanç müsaderesini düzenlemiştir. Böylece kara para aklama, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti, dolandırıcılık, kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma vb. nitelikteki ekonomik çıkar elde etme amacıyla işlenen suçlara karşı caydırıcı bir yaptırım getirilmeye çalışılmıştır.

A)Suçun işlenmesi ile elde edilen maddi menfaatler: Kasıtlı bir suçun işlenmesiyle failin veya failin kendilerine yarar sağlamak için suçu işlediği üçüncü kişilerin elde ettiği her türlü maddi menfaattir.

B)Suçun konusunu oluşturan maddi menfaatler: İşlenen suçun maddi konusunu oluşturan maddi menfaatler kazanç müsaderesine tabi tutulacaktır.

c) Suçun işlenmesi için sağlanan maddi menfaatler: Suçun işlenmesini teşvik
maksadıyla faile veya faile yardım eden kimselere sağlanan maddi menfaatler
kazanç müsaderesinin bu türünün konusunu oluştururlar.

d) İlk üç seçenekte belirtilen maddi menfaatlerin değerlendirilmesi veya
dönüştürülmesi sonucu ortaya çıkan ekonomik kazançlar:
Kişilerin işledikleri
suç neticesinde elde ettikleri maddi menfaatleri sermaye olarak kullanmak
suretiyle elde ettikleri ekonomik kazançlar da kazanç müsaderesinin konusunu
oluştururlar.

Müsadere engeli: Kanun koyucu TCK m. 55'te, kazanç müsaderesine karar verilmesini maddi menfaatlerin suçun mağduruna iade edilememesi şartına bağlayarak bir müsadere engeli getirmiştir.

Çocuklara Özgü Güvenlik Tedbirleri

Çocuklara ilişkin güvenlik tedbirleri TCK'nın 56'ncı maddesinde düzenlenmiş; bu madde ise çocuklar hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbirlerine ilişkin olarak Çocukları Koruma Kanunu'na atıf yapmıştır. Buna göre; Korunmaya muhtaç çocuk: Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuğu, Suça sürüklenen çocuk: Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma veya kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuğu ifade eder. Maddeye göre çocuklar hakkında uygulanacak koruyucu ve destekleyici tedbirler; danışmanlık, barınma, eğitim, bakım ve sağlık tedbirleridir.

Tedbir kararının verilmesindeki usule bakıldığında, çocuğun anasının, babasının, vasisinin, bakımından ve gözetiminden sorumlu kimsenin, Çocuk Esirgeme Kurumunun ve Cumhuriyet Savcısının koruyucu ve destekleyici tedbir kararını talep etme yetkisine sahip oldukları ifade edilebilir. Çocuk hakkında hükmedilen güvenlik tedbiri uygulaması 18 yaşına kadar devam edecektir; ancak eğitim tedbirine ilgilinin rızasının bulunması şartıyla 18 yaşından sonra da devam edilebilecektir.

Akıl Hastalarına Özgü Güvenlik Tedbirleri

Akıl hastalarına uygulanacak sağlık güvenlik tedbirinin koşulları TCK'nın 57'nci maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre; a) Fiili işlediği sırada akıl hastası olan kişi hakkında, koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir.

b) Akıl hastası kişi hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmesi için kişinin suç işlemiş olması yeterlidir.

c) Hakkında güvenlik tedbirine hükmedilmiş olan akıl hastası, yerleştirildiği kurumun sağlık kurulunca düzenlenen raporda toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığının veya önemli ölçüde azaldığının belirtilmesi üzerine mahkeme veya hâkim kararıyla serbest bırakılabilir

d) Sağlık kurulu raporunda, akıl hastalığının ve işlenen fiilin niteliğine göre, güvenlik bakımından kişinin tıbbî kontrol ve takibinin gerekip gerekmediği, gerekiyor ise bunun süre ve aralıkları belirtilir (TCK m. 57/3). e) Tıbbi kontrol ve takip, raporda gösterilen süre ve aralıklarla, Cumhuriyet Savcılığınca bu kişilerin teknik donanımı ve yetkili uzmanı olan sağlık kuruluşuna gönderilmeleri ile sağlanır (TCK m. 57/4). f) Tıbbi kontrol ve takipte, kişinin akıl hastalığı itibarıyla toplum açısından tehlikeliliğinin arttığı anlaşıldığında, hazırlanan rapora dayanılarak yeniden koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine hükmedilir.

Suçta Tekerrür ve Özel Tehlikeli Suçlular

Tekerrür, TCK'nın 58'inci maddesinde "önceden işlenen suçtan dolayı verilen hüküm kesinleştikten sonra yeni bir suçun işlenmesi" şeklinde tanımlanmıştır. Kanun koyucu suçlunun toplum için tehlike oluşturduğu hâlleri tekerrür ile sınırlı tutmamış ve mükerrer suçlunun yanında, itiyadi suçlu, mesleki suçlu ve örgüt mensubu suçluyu da suçludaki tehlike hâlleri kapsamında değerlendirmiştir. Bu anlamda mükerrer suçlu, tekerrüre düşerek yeniden suç işleyen kişiyi; itiyadi suçlu, kasıtlı bir suçun temel şeklini ya da daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekillerini bir yıl içinde ve farklı zamanlarda ikiden fazla işleyen kişiyi; mesleki suçlu/suçu meslek edinen kimse, kısmen de olsa geçimini suçtan elde ettiği kazançla sağlamaya alışmış kişiyi; örgüt mensubu kişi, bir suç örgütünü kuran, yöneten, örgüte katılan veya örgüt adına diğerleriyle birlikte veya tek başına suç işleyen kişiyi ifade etmektedir.

Sınır Dışı Edilme

Kanun koyucu TCK m. 59'da bir yabancının sınır dışı edilmesi için iki şartın varlığını aramıştır.

a)Hapis cezasına mahkûm olmuş bir yabancı bulunmalıdır: Sınır dışı edilme tedbiri ancak vatansızlar ve mülteciler de dâhil olmak üzere yabancılar hakkında uygulanabilir. Daha açık bir ifadeyle vatandaş sınır dışı edilemez.

b)Yabancının mahkûm olduğu hapis cezası infaz edilmiş olmalıdır: Yabancı, ancak mahkûm olduğu hapis cezasının infazından sonra sınır dışı edilebilecektir. Bu bağlamda TCK'ya göre erteleme ve koşullu salıverme de bir infaz yöntemi olduğundan; yabancı, erteleme ve koşullu salıvermede öngörülen denetim süresi bitmeden sınır dışı edilemeyecektir.
Tüzel Kişiler Hakkında Güvenlik Tedbirleri

Tüzel kişiler hakkında faaliyet izninin iptali ve müsadere güvenlik tedbirlerine hükmedilebilir. Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirlerine hükmedilebilmesinin koşulları şunlardır:

1-Gerçek kişi tarafından bir özel hukuk tüzel kişisi yararına suç işlenmiş olmalıdır; bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organlarının veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet hâlinde, iznin iptaline karar verilir.

  1. Yararına suç işlenen özel hukuk tüzel kişisi hakkında güvenlik tedbiri uygulanabileceği söz konusu suça ilişkin kanun maddesinde açıkça belirtilmiş olmalıdır.

3- Güvenlik tedbirine hükmedilmesi işlenen fiile oranla daha ağır sonuçlara sebebiyet verecek durumda olmamalıdır.

DAVA VE CEZA İLİŞKİSİNİ DÜŞÜREN SEBEPLER

5237 s. TCK'ya göre dava ve ceza ilişkisini düşüren sebepler şunlardır:

  1. Sanığın veya hükümlünün ölümü (m. 64) -Af (m. 65): a) Genel af b) Özel af

  2. Zaman aşımı: a) Dava zaman aşımı (m. 66) b)Ceza zaman aşımı (m. 68)

  3. Şikâyet (m. 73)

  4. Ön ödeme (m. 75)

Sanığın veya Hükümlünün Ölümü

5237 s. TCK'da ölümün ceza hukukuna etkisi sanığın veya hükümlünün ölümü olmak üzere ikiye ayrılarak düzenlenmiştir.

-Kusur ilkesinin bir sonucu olan cezaların şahsiliği ilkesi gereğince bir kişinin işlediği suçtan dolayı sadece o kişi cezalandırılabilecektir.

-Şüphelinin soruşturma evresinde ölümü hâlinde savcılıkça kovuşturmaya yer olmadığı kararı, sanığın yargılama evresinde ölümü hâlinde mahkemece düşme kararı verilecektir.

-Çok failli olan veya iştirak hâlinde işlenen suçlarda sanıklardan birinin ölümü diğerleri hakkındaki davayı etkilemeyecektir.

-Dava veya ceza ilişkisinin düşmesi için ölüm olayının resmî nüfus kayıtları ile ispatı gereklidir.

-TCK m. 64: "(1) Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak niteliği itibarıyla müsadereye tabi eşya ve maddi menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir. (2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adli para cezalarını ortadan kaldırır.

Af

Af, işlenmiş bir suçun ceza hukuku alanındaki sonuçlarının yetkili organlarca, kısmen veya tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik bir kamu hukuku işlemidir. Af, hukuki sonuçları bakımından genel ve özel af olarak ikiye ayrılmaktadır.

Genel ve özel affın hukuki niteliği: Genel af fiile, özel af ise mahkûmiyete daha doğrusu mahkûma ilişkindir. Dikkat edilmelidir ki genel af fiile ilişkin olmasına rağmen fiili değil fiilin suç olma vasfını (ceza hukukuna ilişkin sonuçlarını) ortadan kaldırmaktadır. Genel af hâlinde fiil ve fiilin haksızlık vasfı varlığını korumaya devam eder.

Genel af: Genel af, bir suçun ceza hukuku alanında doğurduğu sonuçların yetkili organlar (TBMM) tarafından alınan bir karar ile bütünüyle ortadan kaldırılmasıdır. Genel af kararı TBMM üye tamsayısının en az 3/5 inin (330 kişi) oyu ile alınabilir (AY m. 87). Genel af hâlinde; 1- Devam eden hazırlık soruşturmalarında dava açılmaz, devam eden kamu davaları bütün sonuçları ile birlikte ortadan kalkar. 2- Kesinleşmiş mahkûmiyet kararları bütün sonuçları ile ortadan kalkar. Bu nedenle affa uğrayan mahkûmiyet kararları adli sicilden silinir ve artık bu mahkûmiyetler tekerrüre temel teşkil etmeyeceği gibi ertelemeye de engel teşkil etmez. 3-Hapis cezalarının, adli para cezalarının ve müsadere kararlarının infaz edilmiş kısımları artık geri alınmaz. 4- Henüz tahsil edilmemiş yargılama giderleri sanıktan veya hükümlüden tahsil edilemez. 5-Suçtan zarar gören kişilerin özel hukuk alanındaki tazminat hakları ortadan kalkmaz.

Özel af: Yetkili organların (TBMM - Cumhurbaşkanı), aldıkları bir karar ile kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararından kaynaklanan cezayı ortadan kaldırmalarına, azaltmalarına (hapis cezasının veya para cezasının miktarının azaltılması) veya değiştirmelerine (hapis cezasının para cezasına çevrilmesi) özel af denir. Özel af kararı almaya yetkili birinci organ TBMM'dir. TBMM, yasama fonksiyonunun genelliği ve asliliği sebebiyle Anayasa'da belirtilen sınırlamalar haricinde, özel af kararını istediği şekilde düzenleyebilir. TBMM hem bireysel hem genel nitelikte özel affa karar verebilir. TBMM özel affı 3/5 çoğunlukla çıkarabilir. Özel af kararı vermeye yetkili ikinci organ Cumhurbaşkanı'dır; ancak Cumhurbaşkanı mahkûmun sürekli hastalığı, sakatlığı ve kocaması durumunda (adli tıp raporu doğrultusunda) bireysel af yetkisine sahiptir. Cumhurbaşkanı, TBMM'nin aksine, genel nitelikte özel af kararı veremez.

Zaman aşımı

Devlet ile fail arasında ortaya çıkan dava veya ceza ilişkisini sona erdiren sebeplerden biri de zaman aşımıdır.

Dava zaman aşımı: Suç işlenmesiyle birlikte devlet ile fail arasında ortaya çıkan dava ilişkisinin kanunda belirtilen belli bir sürenin geçmesiyle birlikte düşmesine dava zaman aşımı denir. Dava zaman aşımının geçmesi ile birlikte soruşturma aşamasında soruşturmaya, kovuşturma aşamasında da davanın takibine devam edilmeyecektir.

Dava zaman aşımı süreleri: Adli para cezasını gerektiren suçlar açısından kanun koyucu 8 yıllık sabit bir zaman aşımı süresi belirlemiştir. Buna göre; a)Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda dava zaman aşımı 30 yıl, b)Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda dava zaman aşımı süresi 25 yıl, c)Üst sınırı 20 yıl ve üzerinde hapis cezasını gerektiren suçlarda dava zaman aşımı süresi 20 yıl, d) Üst sınırı 5 yıldan fazla ve 20 yıldan az hapis cezası olan suçlarda dava zaman aşımı süresi 15 yıl, e) Üst sınırı 5 yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren suçlarda ise dava zaman aşımı süresi 8 yıldır.

-Dava zaman aşımını durduran sebepler: Bu sebeplerin izin, karar, bekletici mesele ve kaçaklık kararı şeklinde belirtilmesi mümkündür. Ayrıca Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre uzlaşmaya tabi suçlarda ilk uzlaşma teklifinde bulunulan tarih ile uzlaşmanın sonuçsuz kaldığı ve en geç uzlaştırma raporunun Cumhuriyet Savcısına verildiği tarihe kadar geçen süre boyunca, kamu davasının açılmasının ertelendiği hâllerde erteleme süresi boyunca ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması hâlinde denetim süresi boyunca da dava zaman aşımı durur.

-Dava zaman aşımının kesilmesi: Dava zaman aşımını kesen sebepler kanun koyucu tarafından 5237 s. TCK m. 67/2'de tahdidi olarak sayılmıştır. Bu sebeplerin de şu şekilde belirtilmesi mümkündür: 1-Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi 2-Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi 3-Suçla ilgili olarak iddianame düzenlemesi 4-Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi.

-Dava zaman aşımının sonucu: Dava zaman aşımı süresinin dolması hâlinde soruşturma aşamasında takipsizlik/kovuşturmaya yer olmadığı, kovuşturma aşamasında ise düşme kararı verilecektir. Dava zaman aşımının dolduğu anda sanık hakkında beraat kararı verilebilecek ise bu durumda düşme kararı yerine beraat kararı verilmesi gerekir.

Ceza zaman aşımı: -Devletin mahkûmiyet kararı ile doğan infaz yetkisinin mahkûmiyet kararının kesinleşmesinden sonra kanunda belirtilen belli bir sürenin geçmesiyle birlikte düşmesine ceza zaman aşımı denir.

-Ceza zaman aşımı süreleri: Ceza zaman aşımı kesinleşmiş mahkûmiyet kararından sonra söz konusu olmaktadır. Bu nedenle dava zaman aşımı sürelerinin hesabında kanunda o suç için belirlenmiş soyut cezadan hareket edildiği hâlde, ceza zaman aşımı sürelerinin hesabında mahkemece sanık hakkında hükmedilmiş somut cezadan hareket edilir. Ceza zaman aşımı süreleri hükmün kesinleştiği veya infazın herhangi bir sebeple kesintiye uğradığı günden itibaren işlemeye başlar.

Buna göre; a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda ceza zaman aşımı süresi 40 yıl, b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda ceza zaman aşımı süresi 30 yıl, c) Üst sınırı 20 yıl ve üzerinde hapis cezası olan suçlarda dava zaman aşımı süresi 24 yıl, d) Üst sınırı 5 yıldan fazla ve 20 yıldan az hapis cezası olan suçlarda dava zaman aşımı süresi 20 yıl, e) Üst sınırı 5 yılı aşmayan hapis cezasını gerektiren suçlarda ise dava zaman aşımı süresi 10 yıldır.

-Ceza zaman aşımını durduran sebepler: 5237 s. TCK'da ceza zaman aşımını durduran bir sebebe yer verilmemiştir. Bununla birlikte Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'da ceza zaman aşımını durduran iki sebebe yer verilmiştir: 1- Bir kişinin birden fazla suçtan mahkûm olması durumunda bu kişinin fiilen infaz kurumunda çektirilen cezası dışında kalan diğer cezalarına ilişkin ceza zaman aşımı süreleri işlemeyecektir. 2- İnfazı ertelenen veya durdurulan cezaya ilişkin ceza zaman aşımı süresi bu erteleme veya durma süresince işlemeyecektir.

-Ceza zaman aşımını kesen sebepler: Ceza zaman aşımını kesen sebeplerin de şu şekilde belirtilmesi mümkündür: a) Mahkûmiyet hükmünün infazı için hükümlüye tebligat çıkarılması, b) Hükümlünün infaz amacıyla yakalanması, c) Mahkûmun yeni bir suç işlemesi.

-Ceza zaman aşımının sonucu: Kanun koyucu ceza zaman aşımının kesilerek uzamasına ilişkin bir üst süre belirlememiştir.

Şikâyet

TCK m. 73: "(1) Soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikâyette bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. (2) Zaman aşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikâyet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar. (3) Şikâyet hakkı olan birkaç kişiden birisi altı aylık süresi geçirirse bundan dolayı diğerlerinin hakları düşmez. (4) Kovuşturma yapılabilmesi şikâyete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür ve hükmün kesinleşmesinden sonraki vazgeçme cezanın infazına engel olmaz. (5) İştirak hâlinde suç işlemiş sanıklardan biri hakkındaki şikâyetten vazgeçme, diğerlerini de kapsar. (6) Kanunda aksi yazılı olmadıkça, vazgeçme onu kabul etmeyen sanığı etkilemez. (7) Kamu davasının düşmesi, suçtan zarar gören kişinin şikâyetten vazgeçmiş olmasından ileri gelmiş ve vazgeçtiği sırada şahsi haklarından da vazgeçtiğini ayrıca açıklamış ise artık hukuk mahkemesinde de dava açamaz."

Ön ödeme

TCK'nın genel hükümlerinin 75'inci ve son maddesinde düzenlenmiş bulunan ön ödeme, adli para cezasını veya üst sınırı üç ayı aşmayan hapis cezasını gerektiren suçlarda soruşturma aşamasında savcının kovuşturma devresinde de hâkimin yaptığı tebligat üzerine belli bir miktar para ile birlikte yargılama giderlerini ödeyen fail hakkında soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığı, kovuşturma aşamasında da kamu davasının düşmesi kararı verilmesine sebep olan bir ceza hukuku kurumudur.

Kanun koyucu TCK'nın 75'inci maddesinde ön ödemenin uygulanmasını iki şarta bağlamıştır. Bu şartlar; failin işlediği suçun ön ödeme kapsamında olması ve failin belli bir miktar para ile yargılama giderlerini ödemesidir. 1-Failin işlediği suçun ön ödeme kapsamında olması: Kanun koyucu TCK m. 75'te ön ödeme kapsamında olan suçların tespiti bakımından iki kriter belirlemiştir. a)Suç uzlaşma kapsamında olmamalıdır. Uzlaşma suçtan zarar gören ile suçun failinin failin belirli bir şeyi yapması ve/veya suçtan kaynaklanan zararı karşılaması kaydıyla anlaşması ve bu anlaşma nedeniyle fail hakkında dava açılmamasını ifade eder.

Ön ödeme bakımından dikkate alınacak ceza, kanunda belirtilen soyut cezadır. Bu nedenle somut cezanın hesaplanmasında dikkate alınan yaş küçüklüğü, haksız tahrik gibi sebepler suçun ön ödemeye tabi olup olmadığının belirlenmesinde dikkate alınmaz. 2- Failin belli bir miktar para ile yargılama giderlerini ödemesi: Ön ödemeye tabi bir suç işleyen fail kanunda yazılı olan suçun cezası ister para cezası ister hapis cezası olsun bunun yerine belli bir miktar para ile o ana kadar yapılmış olan yargılama giderlerini ödeyerek yargılanmaktan kurtulur.

Ön ödemede usul: a) Hazırlık soruşturması aşamasında ön ödeme: Kural olarak ön ödeme hazırlık soruşturması aşamasında söz konusu olur. Bu safhada yaptığı soruşturma sonucunda suçun ön ödeme kapsamında bulunduğunu anlayan Cumhuriyet Savcısı iddianame düzenlemek yerine şüpheliye ön ödeme miktarı ile birlikte soruşturma giderlerini on gün içerisinde ödemesi için tebligat yapar. b) Kovuşturma aşamasında ön ödeme: Özel kanun hükümleri gereğince davanın doğrudan Mahkemeye intikal ettiği veya yargılama sırasında yargılamaya konu suçun ön ödeme kapsamında olduğunun anlaşıldığı durumlarda da sanık hakkında ön ödeme süreci işletilecektir.

Ön ödemenin hukuki sonuçları: Ön ödeme sonucunda kişinin belirtilen miktarda parayı süresi içerisinde ödemesi hâlinde soruşturma aşamasında kovuşturmaya yer olmadığı, kovuşturma aşamasında ise davanın düşmesi kararı verilecektir.

Dava veya Cezanın Düşmesinin Etkisi

TCK m. 74: "(1) Genel af, özel af veya şikâyetten vazgeçme, müsadere olunan şeylerin veya ödenen adli para cezasının geri alınmasını gerektirmez. (2) Kamu davasının düşmesi, malların geri alınması ve uğranılan zararın tazmini için açılan şahsi hak davasını etkilemez. (3) Cezanın düşmesi şahsi haklar, tazminat ve yargılama giderlerine ilişkin hükümleri etkilemez. Ancak, genel af hâlinde yargılama giderleri de istenemez."

  1. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m. 73/1'e göre soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı olan suç hakkında yetkili kimsenin şikâyette bulunabileceği süre ne kadardır?

a)3 ay b) ay c)7 gün d)15 gün e)1 ay


  1. Aşağıdakilerden hangisi dava ve ceza ilişkisini düşüren sebeplerden biri değildir?

a)Ön ödeme b)Af c)Zaman aşımı

d)Sanığın veya hükümlünün ağır yaralanması e)Şikâyet

3. Kasıtlı bir suçun temel şeklini ya da daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekillerini bir yıl içinde ve farklı zamanlarda ikiden fazla işleyen kişiye ne denir?

a)Mükerrer suçlu b)Örgüt mensubu suçlu c)İtiyadi suçlu

d)Suçu meslek edinen kişi e)Normal suçlu

4. Aşağıdakilerden hangisi Çocuk Koruma Kanunu'na göre çocuklar hakkında uygulanacak koruyucu ve destekleyici tedbirlerden biridir?

a)Danışmanlık b)Eğitim c)Bakım d)Sağlık e)Hepsi

5.Aşağıdakilerden hangisi kanun koyucu tarafından kazanç müsaderesinin düzenlenmesine sebep olan suçlardan biri olamaz?

a)İşkence b)Dolandırıcılık c)Kara para aklama

d)Uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti e)İhaleye fesat karıştırma

  1. Aşağıdakilerden hangisi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda kabul edilen güvenlik tedbirlerinden biri değildir?

a)Müsadere b)Yaşlılara özgü güvenlik tedbirleri

c)Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma d)Sınır dışı edilme

e)Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri

  1. Aşağıdakilerden hangisi suç işleyen kişiye işlediği suçtan dolayı ve toplum için gösterdiği tehlikelilik hâli nedeniyle uygulanan ceza hukuku yaptırımlarından biri olabilir?



  1. Adli para cezası

  2. Süreli hapis cezası

  3. Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma

  4. İdari para cezası

  5. Müebbet hapis cezası

  1. Aşağıdakilerden hangisi güvenlik tedbirleriyle ilgili olarak doğru değildir?



  1. Kanunilik ilkesi güvenlik tedbirleri açısından da geçerlidir.

  2. Güvenlik tedbirlerine ancak hâkim tarafından karar verilebilir.

  3. Güvenlik tedbirleri toplum için tehlikeli olan kişiler hakkında uygulanır.

  4. Kusur ilkesi güvenlik tedbirleri açısından da geçerlidir.

  5. Bir suç işlenmedikçe güvenlik tedbirlerine hükmolunamaz.



  1. Aşağıdakilerden hangisi belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma güvenlik tedbirinin kapsamıyla ilgili doğru değildir?



  1. Velayet hakkından; vesayet veya kayyımlığa ait bir hizmetten bulunmaktan yoksun bırakılmaya karar verilemez.

  2. Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden yoksun bırakılmaya karar verilebilir.

  3. Seçme ve seçilme ehliyetinden ve diğer siyasi hakları kullanmaktan yoksun bırakılmaya karar verilebilir.

  4. Vakıf, dernek, sendika, şirket, kooperatif ve siyasi parti tüzel kişiliklerinin yöneticisi veya denetçisi olmaktan yoksun bırakılmaya karar verilebilir.

  5. Bir kamu kurumunun veya kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun iznine tabi bir meslek veya sanatı, kendi sorumluluğu altında serbest meslek erbabı veya tacir olarak icra etmekten yoksun bırakılmaya karar verilebilir.

  1. Aşağıdakilerden hangisi sınır dışı edilme güvenlik tedbirinin şartlarıyla ilgili yanlıştır?



  1. Vatansızlar ve mülteciler de dâhil olmak üzere yabancılar hakkında uygulanabilir.

  2. Yabancı tarafından suçun kasten veya taksirle işlenmiş olması önemli değildir.

  3. Yabancı ancak mahkûm olduğu hapis cezasının infazından sonra sınır dışı edilebilecektir.

  4. İşlediği suç nedeniyle hapis cezasına mahkûm edilen yabancı, cezasının infazı tamamlandıktan sonra, sınır dışı işlemleriyle ilgili olarak durumunun değerlendirilmesi için derhâl İçişleri Bakanlığı'na bildirilir.

  5. Adli para cezasına mahkûm edilmiş yabancı hakkında sınır dışı işlemine başvurulabilir.



1.B, 2.D, 3.C, 4.E, 5.A, 6.B, 7.C, 8.D, 9.A, 10.E

REYHAN TUNA



sosyal ağlarda paylaşma



Benzer:

Ceza hukuku yaptırımlarından biri olan cezalar, failin toplum için tehlikeliliğini önleme görevini tek başına sağlayamamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu failin iconTicaret hukuku, kişiler arasındaki ticari ilişkileri düzenleyen hukuk...

Ceza hukuku yaptırımlarından biri olan cezalar, failin toplum için tehlikeliliğini önleme görevini tek başına sağlayamamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu failin iconKadın, aile ve toplum arasında bir köprü görevini görür. Kadının...

Ceza hukuku yaptırımlarından biri olan cezalar, failin toplum için tehlikeliliğini önleme görevini tek başına sağlayamamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu failin iconCeza hukuku, suç adı verilen insan davranışının yapısını inceleyen...

Ceza hukuku yaptırımlarından biri olan cezalar, failin toplum için tehlikeliliğini önleme görevini tek başına sağlayamamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu failin iconRoma’nın hukuk düşüncesi en fazla Borçlar hukuku sahasında kendini...

Ceza hukuku yaptırımlarından biri olan cezalar, failin toplum için tehlikeliliğini önleme görevini tek başına sağlayamamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu failin iconBeş yaşındaki Saroo ve abisi Godoo ile çıktıkları kısa gezide birbirlerini...

Ceza hukuku yaptırımlarından biri olan cezalar, failin toplum için tehlikeliliğini önleme görevini tek başına sağlayamamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu failin iconCeza hukuku, suç adı verilen insan davranışının yapısını inceleyen...

Ceza hukuku yaptırımlarından biri olan cezalar, failin toplum için tehlikeliliğini önleme görevini tek başına sağlayamamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu failin iconI. murad osmanlı padişahı ŞEHİd olan tek padiŞAH

Ceza hukuku yaptırımlarından biri olan cezalar, failin toplum için tehlikeliliğini önleme görevini tek başına sağlayamamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu failin iconOrtada tek bir seminer vardır. İddianamenin de yasal kabul ettiği...

Ceza hukuku yaptırımlarından biri olan cezalar, failin toplum için tehlikeliliğini önleme görevini tek başına sağlayamamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu failin iconA) Aşağıdaki ifadelerin başına doğru olanlar için ‘D’ yanlış olanlar...

Ceza hukuku yaptırımlarından biri olan cezalar, failin toplum için tehlikeliliğini önleme görevini tek başına sağlayamamaktadır. Bu nedenle kanun koyucu failin iconCeza Muhakemesi Kanunu İle Ceza Ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı...


Yasa




© 2000-2018
kişileri
d.ogren-sen.com