İnsan hayatında dönüm noktaları oluyor. Bunlardan birisi de ilk gece dediğimiz gerdek(zifaf) gecesidir. Allah’ın insanoğluna verdiği büyük bir lütuf. Çünkü birbirinin sayesinde erkek tam anlamıyla erkek, kadın da tam anlamıyla kadın oluyor
Abdulkadir Güler kardeşimizin: Asım Uysal’ın “Evlilik ve Cinsel Hayat” isimli kitabından aktarmış olduğu(gerdek gecesi) değerlendirme yazıları!
Gerdek gecesi:Evlenmiş karı ve kocanın ilk defa bir araya geldikleri gece. Bu buluşmanın özelliği, kadın ve erkek için daha önce bilinmesi mümkün olmayan maddi ve manevi mahremiyetin ortadan kalkmasıdır. Çünkü o geceden önce, ayrı dünyalarda yaşayan iki insan, birbirlerine yaklaşarak, aynı hayatı paylaşma durumuna gelmişlerdir. Bunun da ötesinde, aile olarak belirli hak ve görevleri “fiilen yaşama” olayını başlatmış-lardır.
Gerdek gecesini, sadece cinsi yönden iki farklı cinsin birbirlerini tanıması olarak görmemesi gerekir. Bu beraberlik aynı zamanda, manevi ve hissi bir bütünleşmeninde başlangıcı olmaktadır. Olgunluk seviyesine gelen iki gencin, ondan sonraki hayatları belirli bir ölçü ve plan dâhilinde sürecektir. Bu bakımdan gerdek gecesi; son derece ciddi ve ağır sorumluluklarla dolu bir hayatın başlangıç anıdır. Tek kelime ile bir planlama kararının verileceği zamandır. Bir çift paylaşacakları hayatta birbirleri için düşündüklerini açıkça anlatacak ve karşılıklı olarak yekdiğerinden beklediği tavır ve davranıştan konuşacak-lardır.
Gerdek, İslami bir olaydır. Çünkü gerdek olayında gözümüze çarpan olağanüstü durum, kadın ve erkeğin meşru ölçüler içersinde bir araya gelmesi ve evlilik gibi büyük bir hadisenin düşünülüp, tartışılarak gerçekleştirilmesidir.
Gerdek olayında, birbirlerini uzaktan tanıyan çiftin yakın bir temas ile ve ciddi bir ortamda karşısındakini ölçülü bir şekilde değerlendirmesi söz konusudur. Çünkü evlilik ile yeni bir hayata başlangıçta, karşıdaki insan bütün özellikleri ile tanınmak durumundadır. İslami mahremiyetin olmadığı durumlarda ve günümüz gibi kadın-erkeğin birbiriyle ölçüsüz ve gayri ciddi bir araya gelmesi hali, gerdek olayına gerek duyurmamaktadır. Çünkü olayda ne bir mahremiyet, ne de geleceğe dönük ciddi bir hesap bulunmaktadır. Taraflar; ya kendilerini bekleyecek akıbetlerden habersizdirler veya bir araya gelişlerinde sadece “cinsel tatmin” ağır basmaktadır.
Dolayısıyla bazen bu tür gayrimeşru ilişkilerde "evlilik" gibi bir müesseseye bile ihtiyaç duymayan insanlar görülmektedir. Tabi ki bu tür ilişkilerin sonu, büyük acılar ve felaketlerle bitmektedir.
İslam'daki evlilik, cinsi duyguların dini bir program çerçevesinde ve beşeri aşkın en temiz özellikleri ile biçim kazanmasıdır. Elbette ki bu temiz ve saf beraberlik, gerdek gecesi gibi başkalarının malumu olmayan ruhi ve bedeni birlikteliğe ihtiyaç duyacaktır.
Gelin kızımız; Gelinlik elbisesini giymeden abdest alır, iki rekât şükür namazı kılar ve dua eder.
* Düğün gecesi damat en yakın camiye yatsı namazına gider. Camiden gelince düğün evinin kapısı önünde cemaatle birlikte dua edilir. Zifaf, illa gece olmaz. Gündüz de olabilir ama daima gecenin sessizliği ve sakinliği tercih edilir.
* Duadan sonra damat, büyüklerin elini öper ve damat içeri katılır.
* Damat, eûzü besmele çekerek sağ ayağıyla gelinin odasına girer. Zifaf Odasında:
* Damat, Güler yüz ve neşe ile gelinin odasına girer, eşine selam verir. İçerde yenge veya büyükler var ise büyüklerin elleri öpüldükten sonra içerdekiler de damatla geline mutluluklar dilerler ve odadan çıkarlar. Kapı besmele ile kilitlenir. Damat, elini gelinin başına koyarak besmele ile Hz. Peygamberin tavsiye ettiği duayı okur:
"Sizden biriniz bir kadınla evlendiği vakit elini onun alnına (perçemine) koysun, besmele çekerek Allah'ın adını ansın, sonra da bereketle dua ederek şöyle desin:
- “Allah’ım! Senden onun hayırlı olanını ve hayırlı olan huy ve tabiatını dilerim, yine onun şerlisinden ve şerli olan huy ve tabiatından sana sığınırım.” (Buhari, Ebu Davud, Nikâh: 46).
* Bu duadan sonra damat gelinin yüzünde örtülü bulunan örtüyü kaldırır ve hediyesini takdim eder. Geline hoş geldin der, tebrik eder ve tokalaşırlar. Birbirlerinin yüzüne sevgi, şefkat ve mutlulukla bakışırlar...
* Gelin de damadın tebrikini kabul eder, güler yüzle karşılık verir. Lüzumsuz somurt-kanlık ve çekingenlik göstermemelidir. Mutluluklar tek taraflı olmamalı ve paylaşılmalıdır. Karşılık görmeyen iltifat ve sevgi yarımdır.
* Sonra damat ile gelin, mutlu bir evlilik kurdukları için Allah’a şükür niyetiyle ikişer rekât namazı kılarlar. Namazdan sonra Allah'a ellerini açar, kendilerine verdiği bu nimetlerden ve mutluluktan dolayı şükrederler. Bu mutluluklarının devamı, dünya ve ahiret saadeti için birlikte dua eder, hayırlı evlat, helal ve bol rızık dilerler ve şöyle dua ederler, gelin de âmin der:
"Allah'ım! Eşim ve ailesini banaa; Beni ve ailemi de eşime bereketli kıl. Hayırlarda birleştirdiğin sürece bizi birlikte yaşat. (Dünya ve ahiret mutluluğumuz için) ayrılık gerektiğinde bizi ayır." (Taberani, (2/21-3)). Bu dua ayrı ayrı da yapılabilir.
* Damat, gelinin yatsı namazını kılıp kılmadığını, adetli olup olmadığını da sorar ve ona göre davranır. Eğer adetli ise cinsel birleşmeye girmez, sabreder, sohbete başlarlar.
* Sohbette damat, güler yüzlü, sevecen tavırla eşine yaklaşır. Gönül alıcı tatlı sözler söyler. Eşine iltifatlar eder, mutluluğunu bildirir. Aynı şekilde gelinin de güler yüzle ve tatlı tebessümlerle karşılık vermesi damadın moralini yükseltir. El ele, gönül gönüle, göz göze ve omuz omuza vererek kendileri için hazırlanan ikramları hem yerler sohbet ederken heyecanlarını giderirler. Birbirlerine yiyecek ve tatlı ikram ederler. Şakalaşırlar.
İmam Ahmed, Müsned'inde şu rivayeti zikretmiştir:
"Esma Binti Yezid b. es-Seken şöyle dedi: Ben Hz. Aişe'yi (ra) bakılması için süsledim, sonra Peygamber (s.a.v) onun yanına geldi, kendisine büyük bir bardakla süt getirildi ve o sütten içti, sonra sütü Hz. Aişe'ye verdi, Hz. Aişe utandı ve başını eğdi."(Ahmet b. Hanbel.)
Diğer bir hadiste de Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
"İman bakımından en kâmil mü'min, ahlakı en güzel olan ve ailesiyle en çok şakalaşandır." (Tirmizi. Nesai.)
Bir diğer hadiste de:
"En hayırlınız ailesine en çok hayırlı olanınızdır, ben de içinizde aileme en çok hayırlı olanınızım." buyurdu. (Tirmizi.)
*Evlilik hayatlarında takip edecekleri müşterek çizgiden ve hedeflerinden, beklentilerinden bahsederler. Damat, gelinin heyecanı ve ürkekliği gidip sakinleşinceye kadar acele etmemelidir. Çünkü gelin ilk defa yabancı bir erkekle baş başa buluşmanın, ona tamamıyla yakınlaşmanın, özel konuları konuşmanın utancını yaşar.
Kızın bu hali normal, hoş karşılanmalıdır. Gelin konuşmaktan, ona açılmaktan çekinse bile, damat samimi sohbet ve yakınlığı sabırla sürdürmeli, onun gönlüne yavaş yavaş tatlı ve güvenli konuşmaları ile girmelidir. Gelinin güler yüz ve samimiyetle dinlemesi ve gülümsemesi, ara sıra karşılık vermesi kâfidir.
* Bu gecede eşler birbirlerine karşı nazik davranmalı, birbirini üzecek davranışla-rdan kaçınmalı. Gündüzün yorgunluğunu ve stresini hatırlatıcı söz ve hareketlerden de kaçınmalıdırlar.
* İlk kez bir erkeğe kendini teslim eden bir kız için ilk gece önemli. O an erkeğin geniş şefkat ve sevgisine ihtiyacı vardır. Bir kadın, kendini teslim ettiği ilk erkeği asla unutmaz. Eğer kadın zifaf gecesinde tatlı heyecanlar ve güzel bir ön sevişme yaşamışsa, sevgi, sabır, nezaket ve geniş bir anlayışla karşılaşmışsa, o erkeğe minnettar kalır. Ve ilk gecenin tadını unutamaz. O adam kadını hayal kırıklığına uğratsa da kalbindeki hatıra daima yaşar.
* Halk arasında konuşulan bir yanlış; "Kedinin bacağını ilk günden ayırmalı." Yani ilk gece sert davranmalı ve itaat için gelinin gözünü korkutmalı derler. Bu söz ve davranış çok yanlıştır. Gönülde tamiri mümkün olmayan derin yaralar açar. Ömür boyu sürecek kırgınlığın temelini atar...
* Zifaf gecesi, erkeğe girişkenlikten çok nezaketi emreder. İlk gece, erkek alacağından çok vermek zorundadır. Bir kadının zifaf gecesinde yaşadıkları, ileride erkeğine karşı duyacağı sevgi ve davranışlarını belirler.
* Bilinçli erkek, sert hareketlerden kaçınır. Odaya girer girmez gelinin giysilerini parçalarcasına çıkartmak ve ilişkiyi bir an önce gerçekleştirmek istemesi gelini panikletir. Bu olumsuz hareketin etkisinden yıllarca kurtulamazlar. O nedenle erkeğin çok sevecen, romantik, hassas ve yumuşak davranışlar içinde olması gerekir.
BA?цrtь tarti?Malari yett? Artik Цrtsen de цrtmesen de seni sevmeye devam edece?iz” diyorlar m?? Зo?unun demedi?i aз?k. O zaman bu nas?l bir цzgьrlьk oluyor