ÖZET İnsanlığın en önemli ve vazgeçilmez gereksinimlerinden birisi enerjidir. Bugün kişi başına enerji tüketimi kalkınmışlığın ölçüsü olarak kullanılmaktadır. Çeşitli enerji kaynaklarının başında ise fosil yakıtlar gelmektedir. Petrol, kömür ve doğal gaz fosil yakıt denilince akla gelen ilk enerji kaynaklarıdır. Dünyanın bugünkü birincil enerji tüketiminde petrol, % 40'lık pay ile ilk sırayı alırken, doğal gaz % 23 ile, % 28'lik payı olan kömürün ardından gelmektedir.
Önümüzdeki yıllarda da petrol ve doğal gazın birincil enerji tüketiminde önemini koruyacağı aşikardır. Dolayısıyla bu stratejik enerjiye yönelik politikalar geliştirilmekte ve zamanın şartlarına uygun yatırım planları yapılmaktadır. Dünya petrol politikasını yönlendiren organizasyonların başında OPEC (Petrol Üreten ve İhraç Eden Ülkeler), UEA (Uluslararası Enerji Ajansı) ve bunların yanısıra bu alanda faaliyet gösteren çok uluslu petrol şirketleri gelmektedir.
Dünya'da yaşanan politik ve ekonomik olayların da son yıllarda dünya petrol arama ve üretim faaliyetlerine yön vermekte etkin bir rol oynadığı görülmektedir. Körfez Savaşı sonrasında Ortadoğu ve OPEC üyesi ülkeler arasında şartların olumsuz yönde değişmesi dünya petrol endüstrisini etkilemiştir. Diğer taraftan dünya petrol endüstrisinde en önemli hadise, Sovyetler Birliği'nin çökmesi ile yaşanmış, Bağımsız Cumhuriyetlerin liberal ekonomik sisteme geçme çabaları petrol üretim ve talep modellerinde değişikliğe sebep olmuştur.
Dünya üretilebilir petrol rezervleri 1998 yılı sonu itibariyle 1052,8 milyar varil, doğal gaz rezervleri ise 146,39 trilyon metre küptür. 1998 yılı üretimi ile, yeni rezervler bulunmazsa ispatlanmış petrol rezervleri 41 yıllık, doğal gaz rezervleri ise 63,4 yıllık ihtiyacı karşılayacak düzeydedir.
1998 yılı dünya hampetrol üretimi 3518,9 milyon ton, doğal gaz üretimi ise 2044,9 milyon ton petrol eşdeğeri olarak gerçekleşmiştir.
Dünya enerji tüketimi nüfus artışına ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak artmaktadır. Artan talebi karşılamak ve enerji arzının sürekliliğini sağlamak amacıyla bir yandan yeni enerji kaynakları aranırken, diğer yandan mevcut enerji kaynaklarının daha verimli kullanılması için çeşitli inceleme ve araştırmalar yapılmaktadır.
Dünya ham petrol tüketimi 1998 yılında 3389,0 milyon ton, doğal gaz tüketimi ise 2016,4 milyon ton petrol eşdeğeri olmuştur.
Önümüzdeki yıllarda dünya petrol talebinde beklenmedik büyük artışların olmaması halinde petrol fiyatlarının büyük değişimler göstermesi beklenmemektedir.
Ülkemizde, başta milli petrol şirketi TPAO (Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı) olmak üzere, 1954 yılından 1998 yılı sonuna kadar 19'u yerli 142’si yabancı olmak üzere toplam 161 petrol şirketi faaliyette bulunmuşlardır.
1998 yılında Türkiye'de tek başlarına ve/veya ortaklıklar halinde üretim yapan 11 şirket mevcuttur. Bunlar; TPAO, Aladdin Middle East, Trans Med. Oil, Tür-Kan Petrol Ltd., Arco Turkey Inc., Dorchester ve Ersan Petrol Sanayii, NV Turkse Perenco, Petrom Exp. Mex.Inc., Thrace Basin Nat. Gas Corp., Huffco Turkey Inc. isimli şirketlerdir.
1998 yılı sonu itibariyle Türkiye'deki kalan üretilebilir petrol rezervi 299 milyon varil, doğal gaz rezervi ise 9 milyar metreküptür.
Türkiye'de 1998 yılı toplam ham petrol üretim miktarı 3.2 milyon ton, doğal gaz üretim miktarı ise 564.5 milyon metreküp olarak gerçekleşmiştir.
Türkiye'nin 1998 yılı ham petrol tüketimi 28.1 milyon ton, doğal gaz tüketimi ise 10.3 milyar metreküp olmuştur. Petrol ve doğal gaz tüketiminin ekonomik gelişmeye paralel olarak artması beklenmektedir.
Türkiye birincil enerji arzının %62’si ithalatla karşılanmakta olup toplam tüketimde en büyük payı %58 ile petrol ve doğal gaz oluşturmaktadır. Türkiye'nin yerli ham petrol üretimi toplam ihtiyacın ancak %15-18'ini karşılamaktadır. Bu oran 1960'lı yıllardan bu yana yaklaşık aynı düzeyde seyretmektedir.
Bugüne kadar yapılan çalışmalar çerçevesinde, ülkemiz jeolojik açıdan yüksek hidrokarbon potansiyeline sahip görünmüyorsa da, petrol ve doğal gazın stratejik hammaddeler oldukları düşünülerek yurt içi arama faaliyetlerinin devam ettirilmesi gereklidir.
Türkiye'deki arama ve üretim faaliyetlerinin büyük bir bölümünün yapıldığı Güneydoğu Anadolu'daki çalışmalar, bölgedeki olağanüstü durumdan etkilenmektedir. Bu nedenle önümüzdeki yıllarda petrol arama yatırımlarının nisbeten daha az aranmış bölgelere ve bilhassa denizlere kaydırılması yararlı olacaktır. Ayrıca, son yıllarda gelişen teknolojinin, derin deniz ortamlarında arama ve üretimi mümkün kılması, yurdumuzdaki bu tür alanların, bilhassa Karadeniz'in değerlendirilmesine olanak sağlamaktadır.
Aynı zamanda, Petrol Kanunu'nda yapılacak değişiklik ve düzenlemelerin ivedilikle sonuçlandırılması yabancı ve yerli gerçek yatırımcıları teşvik edici bir unsur olacaktır.
Türkiye'nin gittikçe artacağı beklenen enerji talebinin büyük kısmını oluşturan petrol ve doğal gazın ekonomimize getireceği mali külfetin azaltılması amacıyla, yurtdışında, özellikle Orta Asya Türk Cumhuriyetleri'nde petrol ve doğal gaz arama, üretim ve boru hattı ile taşıma çalışmalarına etkin bir şekilde ağırlık verilmelidir.
Tüm dünyada petrole ilişkin faaliyetler, aramadan üretime entegre bir yapı içinde yürütülmektedir. TPAO'nın yalnızca riski yüksek arama ve üretim alanlarında faaliyet göstermesi, daha karlı ve riski az, taşıma, rafinaj ve pazarlama alanlarında birimlerinin olmaması, yatırımlar için kaynak yaratılması bakımından önemli bir sorun oluşturmaktadır. Bu bakımdan TPAO'nın petrol sanayiinin tüm alanlarında faaliyeti bulunan bir holdinge dönüştürülmesi veya özerk bir yönetime sahip, taşıma, rafinaj, dağıtım ve pazarlama olanaklarıyla donatılmış bir yapıya kavuşması sağlanmalıdır.
Türkiye'deki yatırımların büyük çoğunluğu TPAO tarafından gerçekleştirilmektedir. Bu yüzden TPAO her alanda desteklenmeli ve kuruluşa yatırımlar için gerekli kaynaklar sağlanmalıdır. TPAO'nın gerek yurtiçinde ve gerekse yurtdışında, uluslararası firmalarla rekabet edebilmesi için, kuruluşun modern teknolojiyi yakından izlemesi, istihdam ihtiyacının karşılanması, personelin bilgi ve deneyimlerinin arttırılması büyük önem taşımaktadır.
Yurt dışındaki, bilhassa Asya Türk Cumhuriyetlerindeki petrol ve doğal gaz arama ve üretim çalışmaları bir devlet politikası olarak ele alınmalı ve ilgili kuruluşlar arasında gerekli koordinasyonlar sağlanarak, çalışmalar belirlenmiş plan ve programlar doğrultusunda yürütülmelidir.
|